2 Mart 2008 Pazar

Abdest suyu veren Cebrail, mendil tutan Mikail..

Huzeyfe ibni Yemân (r.a) rivâyet eder.

Bir gün hazret-i Resûlullah (s.a.v) sabâh nemâzını kılıp, dönüp, Ebû Bekr-i Sıddîkı (r.a) süâl etdi. Kimse cevâb vermedi. Hazret-i Resûlullah (s.a.v)ayağa kalkıp,


Ebû Bekr nerede, buyurdu.

Ebû Bekr arka safdan,


Lebbeyk (buradayım) yâ ResûlAllah (c.c.), dedi.


Resûlullah emr buyurdu. Ebû Bekre yol açdılar. Yanına gelip, hazret-i Fahr-i kâinât buyurdular ki,

Yâ Ebâ Bekr nerede idin. Birinci rek'atde bana yetişdin mi.

Ebû Bekr (r.a) dedi ki:

Yâ ResûlAllah (c.c.)! Birinci safda sizinle tekbîr alıp, Fâtiha sûresini okumağa başlamışdım. Sonra, abdestimde vesvese oldu. Abdest için dönüp, mescid kapısına geldim. Birdenbire bir ses işitdim. Ardıma bakdım, gördüm ki, altundan bir kab asılmış ve içi dolu su idi. O su, kardan beyâz ve baldan tatlı idi. Üstünde bir mendil örtülmüşdü. Üzerinde, (Lâ ilâhe illAllah (c.c.) Muhammedün Resûlullah Ebû Bekr-i Sıddîk) diye yazılmış idi. Mendili alıp, önüme koydum. Abdest alıp, mendili geri kabın üzerine koydum. Sonra gördüm, kaybolmuş. Sonra gelip, evvel rek'atde size yetişdim, dedi.

Hazret-i Resûl-i ekrem (s.a.v)buyurdu ki:


Müjdeler olsun sana yâ Ebâ Bekr (r.a). Ben nemâzda kırâ'eti temâmladım ki, rükû'a gideyim. Dizlerim tutuldu. Sen gelmeyince, rükû edemedim. Sana abdest suyu veren Cebrâîl idi. Mendili tutan Mikâîl idi. Benim dizlerimi tutan İsrâfîl idi 'aleyhissalâtü vesselâm'
alıntı